Pages in topic:   < [1 2]
İşe ve Müşteriye Göre Çalışma Tarzı, Hayır Demeyi Öğrenme
Thread poster: Yigit Ati
Ayşe Kıvılcım Karazor
Ayşe Kıvılcım Karazor  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
Member (2009)
English to Turkish
Translator Married with Children Nov 15, 2011

Şimdi bu üçü yan yana gelince ben de soruyorum. Sosyal hayat? Hayatımın en sosyal yanı sosyal bilimler ödevi yapmak sanırım. Güzide eğitim sistemimize hayır dua ederek ders çalışmalarımız, mutfağı toplama, ananeye vakit ayırıp 1930'dan itibaren tarihimizi dinleme falan derken evet, sosyal bir hayat:)

Yiğit Bey'in bahsettiği titizlik hastalığı ile ilgili bir tecrübe paylaşayım. Çok içime oturduğu için anlatacak ortam arıyordum zaten tam oldu. 500 ke
... See more
Şimdi bu üçü yan yana gelince ben de soruyorum. Sosyal hayat? Hayatımın en sosyal yanı sosyal bilimler ödevi yapmak sanırım. Güzide eğitim sistemimize hayır dua ederek ders çalışmalarımız, mutfağı toplama, ananeye vakit ayırıp 1930'dan itibaren tarihimizi dinleme falan derken evet, sosyal bir hayat:)

Yiğit Bey'in bahsettiği titizlik hastalığı ile ilgili bir tecrübe paylaşayım. Çok içime oturduğu için anlatacak ortam arıyordum zaten tam oldu. 500 kelimelik bir medikal sözlükçede kontrol yapmamı istediler. Kabul ettim sanırım 6 saat sürdü kontrol etmem. Çevirmen arkadaş verilen referans belgelerdeki karşılıkları değil kendi uygun gördüğü karşılıkları kullanınca her bir terimi hem referans belgelerle karşılaştırdım hem de çevirisi yapılacak metindeki kullanımına göre yorum/açıklama yazdım. Çok bik bik didiklemesem de bildiğiniz 6 saat sürdü. Proje yöneticisi ise mealen "500 kelime için 6 saat çalıştığınıza inanmamı beklemiyorsunuz sanırım" gibi birşeyler dedi. daha da çalışacağımızı düşünmüyorum malesef.

Çevirinin en zevkli yanı benim için de terim araştırmak bir de yazdığım cümleyi okuduğumda hoş bir tını bırakması. Özellikle pazarlama metinlerinde acayip haz veriyor insana.
Yine bu konuyla ilgili bir şey daha eklemek istiyorum. Terminoloji yönetiminin önemi göz önüne alındığında tamamen bu alanda uzmanlaşmak da isteyebilirsiniz.

"Hayır"lar konusunda Selçuk Abi'ye katılıyorum. Kime hayır dediğiniz önemli. Düzenli müşteri kafa huzuru demektir. Faturanızı kesersiniz, zamanında paranız yatar ve huzurla kafanızı yastığa koyarsınız. Bir de makul işverenlerle çalışmak hayatı biraz daha kolaylaştırabilir. Tabi bunların tercih olup olmaması da tamamen içinde bulunduğunuz şartlara bağlı. Ekmek derdine düşmek dedikleri durum, tüm bu tartışmalara acı acı gülümsetebilir.

Ben de yoğun çalışmanın olumsuz etkilerinden muzdarip olan pis boğaz bir çevirmen olarak, çokça miğde ağrısı, pasiflora, acaba camdan atlasam uçabilir miyim gibi tehlikeli süreçlerden sonra, o salak bardağı bir yerde bırakıp kırılmasını izlemek gerektiğine karar verdim. Yine de sosyal hayat olabilir mi derseniz, bu çevirmen olmaktan ziyade işkoliklik, ortamınız, çoluk çocuk sayınız ve yaramazlık şiddetleri gibi bir çok değişkene bağlı bir cevap içerir. Bazen denizin ortasında kulaç atmasanız boğulacağınız durumlar olur ya işte, çeviri de boğulmamak için attığınız kulaçsa, bu konuşulanlar teferruattır.

Neyse, deprem ve bayramla ilgili de yazacaklarım vardı ama:) başka zamana.


Bugün
Collapse


 
Haluk Erkan
Haluk Erkan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
German to Turkish
+ ...
Very very on topic Nov 16, 2011

Whiz wrote: Diyelim ki sabah 09.00-18.00 arası çalışıyorsunuz. Size 18.05'de iş gönderen bir müşteriyi dükkan kapandı diyerek gerektiğinde geri çevirebileceksiniz. 18.00'den sonra kendinize zaman ayırıp, uzun süredir ertelediğiniz bir sporu yapabilirsiniz. Ya da bir arkadaşınızla buluşabilirsiniz. Böyle bir şey işe yarar mı yoksa teoride mümkün ancak pratikte değil midir ? Bu konuda diğer arkadaşların fikirlerini öğrenmek istiyorum.

Bir diğer önemli husus da böylesi bir çalışmanın aslında zamanla ruh hallerimizi de bozabileceğidir. Mesela ben, bu denli yoğun çalışmalardan sonra gayet gergin, hatta depresif olabiliyorum. Yani yoğun bir çalışma hayatı kısa vadede insanı mutlu edebilir ancak uzun vadede yıkıcı olabilir.

Bu konularda diğer arkadaşların da düşüncelerini öğrenmek isterim...


1) Benim dükkan 10-19 çalışır (Avrupaki iş saatlerine uygun); haftasonları, pazarları mutlaka kapalıdır. Bu çalışma saatlerinden sadece, nadiren ve devamlı müşterilerim için ödün veriyorum. Ben de insanım, robot değil...

2) Sabahları, 7-8 arası yaklaşık bir saatlik yürüyüşüm vardır sahilde, sahil köpekleriyle beraber Haftada 2 kez 5er kilometrelik fotoğraf çekme yürüyüşlerim vardır doğada. Temiz hava, bol gıda...

3) 4 ay içinde 3 trafik kazası geçirdikten sonra bana sen ölmezsin gari diyen yerli ihtiyar adamla, diğeri bu yaz tanıştığım ressam iki arkadaşım var. Hem sohbetlerine, hem de dostluklarına doyum olmuyor. I'm very happy...

4) Sadece çevir yapmak beni mutlaka boğacaktı. Bunu farkedince, zaten meyilli olduğum hobilerime -fotoğraf, masa tenisi, edebiyat vs.- her zaman, zaman ayırdım. Bu da burn out sendromuna yakalanmamı sağladı.

5) LAST BUT NOT LEAST: Keskin sirke küpüne zarar! Bunu fark ettim son zamanlarda. Bir de hayatın ne kadar kısa olduğunu...

Saygılar, sevgiler, tatlı noeller...

Haluk




[Bearbeitet am 2011-11-16 09:42 GMT]


 
Emin Arı
Emin Arı  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
English to Turkish
+ ...
Allah affeder müşteri affetmez Nov 16, 2011

Selçuk Bey'in dediği gibi bu devirde müşteri bulmak eskiye nazaran çok daha kolay (çevirmen bulmak da) ama elde tutmak çok zor. Sosyalleşeceğim, ortamlara akacağım falan deyip çeviriyi geciktirme gibi bir lüksünüz zaten hiç yok. Gelen çeviriyi bir ya da iki kere geri çevirebilirsiniz ama üçüncü de müşteri hemen başka sulara yelken açmaya başlar.

Bu iş maalesef böyle. Bakkal dükkanını kapatıp evine gidince müşteri diye bir derdi kalmaz, onun böyle
... See more
Selçuk Bey'in dediği gibi bu devirde müşteri bulmak eskiye nazaran çok daha kolay (çevirmen bulmak da) ama elde tutmak çok zor. Sosyalleşeceğim, ortamlara akacağım falan deyip çeviriyi geciktirme gibi bir lüksünüz zaten hiç yok. Gelen çeviriyi bir ya da iki kere geri çevirebilirsiniz ama üçüncü de müşteri hemen başka sulara yelken açmaya başlar.

Bu iş maalesef böyle. Bakkal dükkanını kapatıp evine gidince müşteri diye bir derdi kalmaz, onun böyle bir lüksü var ama bizim yok. Gece yatmadan önce bile e-postalarınızı kontrol etmek zorundasınız.
Collapse


 
Gulay Baran
Gulay Baran  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
Member (2007)
English to Turkish
+ ...
seçimler bize bağlıdır Nov 16, 2011

Bana göre çevirmenlik işinde mutlu veya mutsuz olmak kişinin kendi vereceği kararlara bakıyor biraz da. Bu kararları alabilmek için de meslekte biraz deneyim kazanmak gerekiyor ki, sen tam da bu aşamadasın ki bu soru kafanı kurcalamaya başlamış:)

İş hacmi yoğun ve düzenli denebilecek ölçüde olan bir çevirmenin sosyal hayatı 'kısıtlı'dır. Bu kısıtlılık halinin sadece çevirmenlikte değil, bizim gibi beyinsel işler yapanlarda çok yoğun olarak görü
... See more
Bana göre çevirmenlik işinde mutlu veya mutsuz olmak kişinin kendi vereceği kararlara bakıyor biraz da. Bu kararları alabilmek için de meslekte biraz deneyim kazanmak gerekiyor ki, sen tam da bu aşamadasın ki bu soru kafanı kurcalamaya başlamış:)

İş hacmi yoğun ve düzenli denebilecek ölçüde olan bir çevirmenin sosyal hayatı 'kısıtlı'dır. Bu kısıtlılık halinin sadece çevirmenlikte değil, bizim gibi beyinsel işler yapanlarda çok yoğun olarak görüldüğünü düşünüyorum. Örneğin bakkallık yapan bir kişi, kapısını kapatıp gittiğinde "şu pirinci adama 3 tl fazlaya mı verseydim" diye hayıflanmaz. Vereceği fiyat, ödemeyi alacağı zaman her daim bellidir. Malını sattığı anda kafası rahatlar, gerisini düşünmez. Bizlerse gelen işin uzunluğuna, yapısına, DTP vs. gerektirmesine göre bu işi her bir müşteride olduğu kadar, aynı müşterinin birbirinden farklı işlerinde bile her an yapmak zorundayız. Bir de bunu günün farklı saat dilimlerinde, olabildiğince çabuk gerçekleştirmek gereklidir. Sırf bu ayrıntılar bile bu olayı 'fazlasıyla özet anlattığım halde' anlattığım arkadaşların kısa süreli paralize olmalarına neden olmuştur hep:)

Bakkal örneğinden yola çıkarak, mesleki yaşamda 'müşteriyi seçme özgürlüğümüzün olması gerekir' diye düşünüyorum. Haa, işe yeni başlamışken veya gelirimizin düştüğü zamanlarda veya canımız öyle istiyorsa tabii ki her gelen işi kabul edebiliriz o ayrı mesele. Bu haller dışında olabildiğince profesyonel düşünmeye çalışılsa da, bazı müşteriler vardır ki oradan gelecek bir 50 tl sizin psikolojik ve zamansal olarak 500 tl kaybınız demektir. En iyi çeviri hizmetini sunsanız da sonuç değişmeyecektir. İşte böyle durumlarda, kibar bir şekilde 'güleryüzle o iş reddedilebilmeli'. Buna en somut örnek uzmanlaşmadır; büro için de tercüman için de. Sadece medikal çeviri yapan bir büro olabileceği gibi "sadece teknik tercüme yaparım, diğer alanda çalışmıyorum" diyen bir kişiye de aynı saygı gösterilmelidir. Benim gözlemim bu saygıyı zaten yabancı şahıs/şirketlerle taaa en başından gösterirken, bizim insanımızın bu meseleyi bir türlü idrak edememesidir. Zaten 15 sayfalık yazılı bir dokümanı, 1 saat içinde çevirip tablolu Word formatında teslim etmen bu kadar zor mudur?! Ben şahsen insanımızı uzmanlaşma, mesleğimize saygı ve bu işin ederi konularında olabildiğince eğitmeye çalışıyorum; diğer işe yeni başlayan arkadaşlarımıza da şiddetle tavsiye ederim çünkü biz işimize sahip çıkmazsak kimse çıkmıyor.

Çeviride mükemmeliyetçilik hastalığının hepimizde bir seviyede mevcut olduğunu sanıyorum çünkü işin doğası gereği - terminolojik tutarlık için - ara ara en başa dönmemiz gerekiyor. Üstünkörü çalışmak yaptığımız işe saygısızlık gibi geliyor çoğu zaman. Öte yandan kendimizi de paralamamak lazım çünkü müşterilerin genelinde şunu görüyorum; önce teslim zamanına uyulması sonra kaliteli çeviri.

Gelen projelerin teslim tarihlerini, o anki durumuma göre haftasonu çalışmayı da içine katarak verebiliyorum. Bazen de haftaiçi günler kendime tatil veriyorum, tabii maillerime sürekli bakmaktan veya cevaplamaktan kendimi alamıyorum o ayrı. Sadece o zamanlarda çeviri yapmayarak beynimi ve ellerimi dinlendiriyorum:) Bizim kadar zihnen ve aynı zamanda bedenen çalışan insanların kendi kendilerine dinlenme, gezme ve eğlence zamanlarını ayarlaması lazım. Kimi zaman yoğun bir proje sonrası yoğun bir fiziksel aktivite yapılabilir. Dışarıdan bizi tanıyan insanlara bu çılgınca gelebilir, hani "adama/kadına bak, bir haftadır sabahlıyor bir de sabah koşuya çıkmış" diyen çıkabilir. Bizse o arada patlama kapasitesine ulaşmış beynimizi boşaltıyoruzdur. "Bizi bir tek kendimiz anlarız" diyerek şimdilik burada noktayı koyayım, herkese selamlar saygılar...
Collapse


 
Handan Ceyhan
Handan Ceyhan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
English to Turkish
+ ...
Ben hala işin sosyalleşme(me) durumuna takıldım Nov 18, 2011

Tekrar merhaba,

Ben hala işin sosyalleşme kısmına takılı kaldım.

Bu konuda son zamanlarda acaba bir çeviri bürosuna girip yarım gün çalışsam, öğleden sonraları da freelancer olarak mı çalışsam diye düşünmeye başladım. Ya da İngilizce öğretmenlik mezunuyum. Bir dil kursunda yarım gün öğretmenlik mi yapsam?

Başka önerileri olan arkadaşlar var mı?


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 08:30
Turkish to English
+ ...
Birkaç tecrübe/yanlış örnek :) Nov 18, 2011

Emin Arı wrote:

Bakkal dükkanını kapatıp evine gidince müşteri diye bir derdi kalmaz, onun böyle bir lüksü var ama bizim yok.


1978-1980 arası Hilton'da çalışırken ve de Mülkiye öğrencisiyken kazandığım parayla bir yatırım yapayım dedim. Nasıl olsa en basit iş olarak yapılabilecek bir " bakkal"dükkanı devraldım başına da memur emeklisi pederi, rica ederek yerleştirdim. İş o kadar kolaydı ki sabah saat 06.00'da dükkanı açıp ekmek ve gazeteyi sen vermezsen başka bakkala yönelecek müşterileri elde tutmak için 05.00'de kalkman gerekiyordu . Tabii kapama saati olan en az 22.00' ye kadar başında durmak şartıyla. Tabii ne ben ne de peder bu tempoya ayak uyduramayınca kapattık. Yine veresiye isteyen , borç takan bir sürü insan ve yüzlerce çeşit insanı düşünürseniz "lüks" kelimesi bakkal için eskiden satılan bir lamba çeşidi olmaktan ileri gitmez herhalde.

Bu tip durumlarda önerim her zaman ölümle&hastalıkla&ahla vahla burun buruna olan polis, asker,maden işçileri, astronotları, hastanelerde mikrop ve stres altında çalışan doktor, sağlık görevlilerini düşünmeniz.

Alın teri ve aslında hayat böyle birşey. İlk dambılı tuttuğunuz zaman eliniz su toplar , ikinci seferde patlar ve acı yapar üçüncü de ise nasırlaşır ve acı duymaz. O yüzden 5+ senedir bu işi yapanların daha az yapanlara göre daha az acı çektiğine inanıyorum. "No pain, no gain (Arnold)"



[Edited at 2011-11-18 20:03 GMT]


 
Haluk Erkan
Haluk Erkan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
German to Turkish
+ ...
HAYIR DİYEBİLMEK ve ŞARTLARI ZORLAMAK Nov 19, 2011

İbrahim Bey'in verdiği hayattan örnekler
sadece teoride kalan nasihatlerden daha kıymetli olsa gerek...

Sıcağı sıcağına Amerika'dan gelen iş teklifi hakkında:
---------------------------------------------------------

7000 kelimelik bir ALM>TUR çevirimiz var,
kelimesi 0,025 USD
90 gün içinde ödeme.
Kabul ederseniz bize bildiriniz.


Merhaba,
kelimesi 0,12 USD işi yaparım,
15 gün içinde ödem
... See more
İbrahim Bey'in verdiği hayattan örnekler
sadece teoride kalan nasihatlerden daha kıymetli olsa gerek...

Sıcağı sıcağına Amerika'dan gelen iş teklifi hakkında:
---------------------------------------------------------

7000 kelimelik bir ALM>TUR çevirimiz var,
kelimesi 0,025 USD
90 gün içinde ödeme.
Kabul ederseniz bize bildiriniz.


Merhaba,
kelimesi 0,12 USD işi yaparım,
15 gün içinde ödeme şartıyla.

(Cevap yok,
5-6 gün sonra, aynı müşteri:)

E, işte biz o çeviriyi yaptırdık,
ancak emin olmak için proofreading yapar mısınız?
Kelimesi 0,025 USD,
ödeme 30 gün içinde.


Önceden çeviri için verdiği parayı,
şimdi proofreading için teklif ediyor
ve 30 güne düştü...


Tamam, fiyat ok,
ancak metni siz bana bi gönderin,
işi kabul etmeden önce bakmalıyım.
Eğer machine translation ise hiç zahmet etmeyin,
ayrıca 15 gün ödeme benim için çok önemli.

---------------------------------------------------------
Hala cevap ver(e)mediler,
çünkü işin yarısını tanıdık bir çevirmene vermişler,
diğer yarısını da herhalde google da çevirmişler...

Şu firmanın güzelleliğine bakın ya!
İnsanın gözleri yaşarıyor...
Collapse


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 08:30
Turkish to English
+ ...
Karar Nov 22, 2011

Haluk Erkan wrote:

İbrahim Bey'in verdiği hayattan örnekler
sadece teoride kalan nasihatlerden daha kıymetli olsa gerek...



19-20'li yaşların verdiği bilgelikle alınmış bir karardı

Fakat aynı yıllarda Sherton (şimdi sanırım Ceylan Intercontiental)' in resep. müd . Mehmet ağabeyin açtığı Gümüşsuyu'ndaki ilk Mc Donalds taklidi büfe Memoburger uzun yıllar iyi iş yaptı ve orası halen başka bir lokanta olarak da faaliyet görmekte. Tercüman arkadaşlar elbirliğiyle büfe açarsa (nasıl olsa büfeciler tercüme bürosu açıyor) chicken translate ustası olarak ben de çalışabilirim.

[Edited at 2011-11-22 06:45 GMT]


 
Şadan Öz
Şadan Öz  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
English to Turkish
Gelecek hayalleri Nov 22, 2011

İbrahim Bey demiş ki:
Tercüman arkadaşlar elbirliğiyle büfe açarsa (nasıl olsa büfeciler tercüme bürosu açıyor) chicken translate ustası olarak ben de çalışabilirim.

Ben yarım kalan felsefe eğitimimi tamamlayıp kızı da biraz büyüttükten sonra çobanlık yapmayı düşünüyorum. Büfe değil ama çiftliğe varım. Ufak ufak ucuz tarla ilanlarına ve hayvancılık teşvik haberlerine bakmaya başladım.


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 08:30
Turkish to English
+ ...
Çobanlık Nov 22, 2011

Şadan Öz wrote:

İbrahim Bey demiş ki:
Tercüman arkadaşlar elbirliğiyle büfe açarsa (nasıl olsa büfeciler tercüme bürosu açıyor) chicken translate ustası olarak ben de çalışabilirim.

Ben yarım kalan felsefe eğitimimi tamamlayıp kızı da biraz büyüttükten sonra çobanlık yapmayı düşünüyorum. Büfe değil ama çiftliğe varım. Ufak ufak ucuz tarla ilanlarına ve hayvancılık teşvik haberlerine bakmaya başladım.


peygamber mesleği olarak bilinen ve birçok devlet yöneticilerinin ilk mesleği olmuş bir dal. Sonrasında herhalde politikaya geçiş falan olacak. Benim bir aralar en büyük idealim soyadan yapılan ekmek, kebap, sucuk, sosis, tatlı, süt, peynir, yoğurt vs satan bir lokanta/dükkan açıp insanları iyileştirmekti. http://www.geocities.ws/hitturkey24/SOYASHOPS.html
Hatta soya sütü üreten makinalar da üretiyordum fakat olmadı. Neyse tüm arkadaşlara hayırlı gelecek dilerken tercümanlığın iyi beslenme ile uzun ömür sağlayacağı şeklindeki araştırmaları hatırlatayım bu arada. Hayal kurmak da çok iyi bir deşarj yoludur.



[Edited at 2011-11-22 15:03 GMT]


 
Şadan Öz
Şadan Öz  Identity Verified
Türkiye
Local time: 08:30
English to Turkish
Aman diyeyim Nov 22, 2011

İbrahim Bey:
Sonrasında herhalde politikaya geçiş falan olacak. : )

Hiç işim olmaz. Yeterince kolpacı var ortamda. Hem zaten beceremem. Buradaki çoğu insan çoğu şeyi yapar ama politikayı kıvıramaz.
Politika yapabilseydi (insan manipüle edebilseydi), serbest çevirmen / küçük büro sahibi olmazdı buradaki insanlar.


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 08:30
Turkish to English
+ ...
Aslında Nov 22, 2011

Şadan Öz wrote:

İbrahim Bey:
Sonrasında herhalde politikaya geçiş falan olacak. : )

Hiç işim olmaz. Yeterince kolpacı var ortamda. Hem zaten beceremem. Buradaki çoğu insan çoğu şeyi yapar ama politikayı kıvıramaz.
Politika yapabilseydi (insan manipüle edebilseydi), serbest çevirmen / küçük büro sahibi olmazdı buradaki insanlar.

çobanlarında cep telefonu, internet olanağı vs olduğuna göre temiz havada bol gıda ile niye spor yapar gibi çobanlık yapılmasın diye ciddi ciddi sorulabilir. İnsan bu arada tercüme bile yapabilir.
Yeni meslek acaba nasıl adlandırılabilir Shephardlator = Terçoban


 
GoncaGunes
GoncaGunes  Identity Verified
Local time: 08:30
German to English
+ ...
Kıymetini bilin Jan 24, 2012

Merhaba Arkadaşlar,

Siteye yeni üye oldum ve birkaç gündür farklı forumlarda yazdıklarınızı okuyorum.

Lise sondan beri tercüme yapıyorum. Yani 13 yıl önce başladım. Ara ara başka işler yaptım. Ama nedense döndüm dolaştım gene tercüme yaptım. Ve son 10 yıllık deneyimime dayanarak durumu özetleyim: Türkiye 'de çalışmak demek 7/24 çalışmak demek, öyle eve gittim yan gel yat osman yaptım diye birşey kalmadı. Hele de şirketler artık
... See more
Merhaba Arkadaşlar,

Siteye yeni üye oldum ve birkaç gündür farklı forumlarda yazdıklarınızı okuyorum.

Lise sondan beri tercüme yapıyorum. Yani 13 yıl önce başladım. Ara ara başka işler yaptım. Ama nedense döndüm dolaştım gene tercüme yaptım. Ve son 10 yıllık deneyimime dayanarak durumu özetleyim: Türkiye 'de çalışmak demek 7/24 çalışmak demek, öyle eve gittim yan gel yat osman yaptım diye birşey kalmadı. Hele de şirketler artık eee blackberry verdik ya nie verdik tarzında bir tavır almaya başladılar, bir de laptop veriorlar eşantiyon olarak. Bir de bakıyorsun evde de gece 11 12 olmuş sen hala çalışıyorsun. Dolayısıyla sosyalleşecek vakit bulamama sorunu sadece tercümanın değil, titizlikle çalışan, yaptığı işe saygısı olan her insan sorunu. Ve maalesef işiniz sizin ona gösterdiğiniz saygıyı göstermiyor.

VM lerdem PM lerden şikayet ediyorsunuz, peki PM ya da VM size hiç küfretti mi? Ya da kafanıza biblo fırlattı mı? Sıkıyorsa yapsın telefonda! Ama iş yerlerinde bu prikopat yönetici modeli artık çok yaygınlaştı. Dolayısıyla bu konuda da hiiiiççç şikayet etmeyin.

Son olarak da fiyat konusu, Türkiye'de son 5 yıldır aynı parayı alıyoruz çeviri için. Alttan gelen işsiz yeni üni mezunu arkadaşlar sağ olsun, ki çevirilerini görüyoruz arada, elimizden geçiyor, gerçekten google translate kokuyor işleri, doğru düzgün para alamaz hale geldik. İki tercüme bürosuyla birden çalışan ve almanca-ingilizce çeviri yapabilen bir insan olarak söylüyorum, bazen verdiğim emeğe hakkaten acıyorum.

Özetle, eğer yurtdışında çalıştığınız yerler varsa, mutlu olun, çalışma koşullarınızın da iyi olduğunu bilin. Keyfini çıkartın, çünkü günün sonunda, kendi ortamınızda çalışıyorsunuz, sakin kafayla işinizi yapıyorsunuz. Bir de bana darısı başına diyin lütfen:)

Hepinize sevgiler....
Collapse


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 08:30
Turkish to English
+ ...
Eski işler kalmadı Jan 24, 2012

Eskiden hem bol bol para hem de altına araba verdikleri ve sürekli gezdiğin bir iş vardı. O da Akbil çıktı mertlik bozuldu hesabı kalktı.
Otobüs biletçiliği . Tabi iş kalkınca esprisi de geçersiz oldu ve de butlana uğradı ama son fırsatı değerlendireyim dedim.


 
Pages in topic:   < [1 2]


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

İşe ve Müşteriye Göre Çalışma Tarzı, Hayır Demeyi Öğrenme


Translation news in Türkiye





Trados Studio 2022 Freelance
The leading translation software used by over 270,000 translators.

Designed with your feedback in mind, Trados Studio 2022 delivers an unrivalled, powerful desktop and cloud solution, empowering you to work in the most efficient and cost-effective way.

More info »
CafeTran Espresso
You've never met a CAT tool this clever!

Translate faster & easier, using a sophisticated CAT tool built by a translator / developer. Accept jobs from clients who use Trados, MemoQ, Wordfast & major CAT tools. Download and start using CafeTran Espresso -- for free

Buy now! »